Geniş Kapsamlı Epilepsi Genetik Paneli (41 Gen ve Üzeri): Tanı, Tedavi ve
Klinik Yönelimde Yeni Dönem
Epilepsi, dünya genelinde yaklaşık 50 milyon insanı
etkileyen, etiyolojisi oldukça karmaşık bir nörolojik bozukluktur. Nöbetlerin
ortaya çıkışı çoğu zaman tek bir nedene indirgenememekte, genetik, yapısal,
metabolik ve immünolojik faktörlerin etkileşimi söz konusu olmaktadır. Bu çok
yönlü patogenez, tanısal süreçlerde ileri moleküler analizlerin kullanılmasını
zorunlu kılmıştır. Son yıllarda klinik pratikte giderek daha sık kullanılan 41 gen ve üzerini içeren epilepsi panelleri,
epileptik sendromların genetik kökenlerinin aydınlatılmasında önemli bir rol
oynamaktadır.
Genetik Temelli Epilepsilerin Klinik
Dağılımı
Epilepsi olgularının yaklaşık %30-40’ında genetik
mutasyonların doğrudan ya da dolaylı etkisi söz konusudur. Özellikle infantil
dönemde başlayan ve anti-epileptik tedaviye direnç gösteren olguların altında
sıklıkla monogenik mutasyonlar yer almaktadır. Genetik geçişli epilepsiler,
çoğunlukla iyon kanal proteinlerini (örn. voltaj bağımlı sodyum/potasyum
kanalları), sinaptik vezikül proteinlerini, nöronal gelişimi düzenleyen
transkripsiyon faktörlerini veya metabolik yolları etkileyen enzimleri hedef
alır.
Bu bağlamda, genetik
test panelleri, heterojen fenotiplerin altında yatan moleküler etkenleri
açığa çıkarmada son derece etkili bir yaklaşımdır.
41 Gen ve Üzeri Epilepsi Paneli:
Kapsam ve Hedefler
Geniş çaplı epilepsi panelleri, epilepsi ile ilişkili
olduğu literatürle desteklenmiş 41 ve daha fazla sayıda geni içeren, hedefe
yönelik yeni nesil dizileme (NGS) testleridir. Bu panellerde yer alan genler,
nöbet tipine, yaşa, EEG/MRG bulgularına göre özelleştirilerek seçilmekte ve
genellikle aşağıdaki grupları kapsayacak biçimde çeşitlenmektedir:
·
Kanalopatilere
neden olan genler
·
Gelişimsel
ensefalopati ile ilişkili genler
·
Metabolik
epilepsilere neden olan genler
·
Nöronal
migrasyon ve sinaptik fonksiyon genleri
Klinik Uygulama Alanları
1. Erken ve Doğru Tanı
Tanının konulmasında klasik görüntüleme ve EEG ile
elde edilemeyen veriler, genetik analiz sayesinde açığa çıkarılabilir.
Özellikle yapısal beyin anomalisi olmayan, sendromik belirtiler taşıyan ya da
ailesel öyküsü olan bireylerde genetik tanı, klinik karar sürecini etkiler.
2. Tedavi Yönlendirmesi ve İlaç
Seçimi
Bazı genetik alt tiplerde spesifik ilaçlara aşırı
duyarlılık ya da kontrendikasyon durumu bulunabilir. Örneğin, SCN1A
mutasyonu taşıyan Dravet sendromlu hastalarda sodyum kanal blokerleri (örn.
karbamazepin) nöbetleri şiddetlendirebilir. Bunun tersi olarak, SLC2A1
mutasyonunda ketojenik diyetin etkili olması gibi hedefe yönelik tedaviler de
mevcuttur.
3. Aile Planlaması ve Genetik
Danışmanlık
Otozomal dominant, resesif ya da X’e bağlı geçiş
gösteren genetik epilepsilerde taşıyıcılık analizi ve prenatal tanı açısından
panel sonuçları hayati önem taşır. Aileye yönelik genetik danışmanlık, yalnızca
hasta birey için değil, gelecek nesiller için de koruyucu sağlık stratejileri
geliştirilmesini sağlar.
4. Prognostik Değerlendirme
Bazı mutasyonlar agresif seyirli epileptik
ensefalopatilerle, bazıları ise benign seyirli nöbet bozukluklarıyla
ilişkilidir. Genetik analiz sayesinde hastanın uzun dönem prognozu hakkında
daha kesin öngörülerde bulunmak mümkün olur.
Teknik Detaylar ve Yorumlama
Bu panellerde genler, hedefe yönelik primerler
aracılığıyla yakalanmakta ve NGS platformlarında dizilenmektedir. Ortaya çıkan
varyantlar, aşağıdaki kriterlere göre sınıflandırılmaktadır:
Klinik anlam taşıyan varyantlar, genellikle Sanger
sekanslama yöntemi ile doğrulanır. Belirsiz anlamlı varyantlar ise
fenotip-genotip korelasyonu, aile taraması ve fonksiyonel analizler ile zaman
içinde yeniden değerlendirilebilir.
Sınırlamalar
Epilepside
Yeni Nesil Yaklaşımların Önemi