Fasyoskapulohumeral Musküler Distrofi (FSHD) ve Optik Genom Haritalama: Genetik Bozuklukların Yeni Nesil Tanısal Yaklaşımı - Detagen Blog
Fasyoskapulohumeral Musküler Distrofi (FSHD) ve Optik Genom Haritalama: Genetik Bozuklukların Yeni Nesil Tanısal Yaklaşımı

Fasyoskapulohumeral Musküler Distrofi (FSHD) ve Optik Genom Haritalama: Genetik Bozuklukların Yeni Nesil Tanısal Yaklaşımı

Fasyoskapulohumeral musküler distrofi (FSHD), genetik geçişli, ilerleyici kas erimesiyle karakterize bir kas hastalığıdır. Genellikle yüz (fasyo), omuz (skapulo) ve üst kol (humeral) kaslarını etkiler ve adını bu etki bölgelerinden alır. FSHD, dünya genelinde en yaygın kalıtsal kas hastalıklarından biridir ve prevalansı yaklaşık 1:8000’ dir. Hastalık, çoğunlukla ergenlik veya erken erişkinlik döneminde başlar ve zamanla ilerleyerek bireyin motor fonksiyonlarını önemli ölçüde kısıtlar.

FSHD, genetik olarak heterojen bir hastalıktır ve başlıca iki alt tipte sınıflandırılır: FSHD1 ve FSHD2. FSHD1, hastaların yaklaşık %95’ini oluşturur ve 4. kromozomun 4q35 bölgesindeki D4Z4 makrosatellit tekrarlarının patolojik düzeyde azalmasıyla ilişkilidir. Normal bireylerde bu tekrar sayısı genellikle 11-100 arasıdır, ancak FSHD1 hastalarında genellikle bu sayı 1-10 aralığına düşmüştür. Bu kısalma sonucunda normalde susturulmuş olan DUX4 isimli toksik transkripsiyon faktörü aberan şekilde ifade olur ve kas hücrelerinde dejeneratif süreçleri tetikler.

FSHD2 ise farklı bir genetik mekanizmaya sahiptir; SMCHD1, DNMT3B veya LRIF1 gibi epigenetik düzenleyici genlerdeki mutasyonlar sonucu D4Z4 bölgesinin metilasyon düzeyi düşer ve yine DUX4 ekspresyonu artar. Bu durum, tekrar sayısı yeterli olsa bile FSHD fenotipine neden olur.

Optik Genom Haritalama (Optical Genome Mapping - OGM): Yüksek Çözünürlüklü Yapısal Varyant Analizi

Optik genom haritalama (OGM), DNA üzerindeki büyük yapısal varyantları yüksek doğrulukla tespit etmeye yarayan, son yıllarda geliştirilen yenilikçi bir moleküler teknolojidir. Bu yöntem, ultra uzun DNA moleküllerinin floresanla işaretlenerek nano-kanal sistemleri içinde haritalanması esasına dayanır. DNA, spesifik tanıma dizileri aracılığıyla floresan problarla işaretlenir ve ardından nano-kanal sisteminde tek tek gerilerek görüntülenir. Elde edilen veriler, referans genomla karşılaştırılarak delesyon, duplikasyon, inversiyon, translokasyon gibi yapısal değişiklikler tespit edilir.

OGM, özellikle klasik karyotipleme, mikrodizin analizi ve kısa okuma tabanlı dizileme teknikleriyle saptanması zor olan büyük ve kompleks genomik yeniden düzenlemeleri yüksek hassasiyetle tespit edebilmesiyle öne çıkar. Bu nedenle, özellikle nöromüsküler hastalıklar gibi yapısal genetik bozukluklarla ilişkili hastalıkların tanı süreçlerinde güçlü bir tanısal araç haline gelmiştir.

FSHD ve Optik Genom Haritalama Arasındaki İlişki

FSHD tanısı, özellikle FSHD1 için D4Z4 tekrar sayısının doğru şekilde belirlenmesini ve 4qA allel varlığının doğrulanmasını gerektirir. Ancak D4Z4 bölgesi, yüksek derecede tekrar içeren, Genomik olarak karmaşık bir bölge olduğundan, her  ne kadar klasik PCR, Southern blot, moleküler combing ve hatta kısa okuma tabanlı dizileme yöntemleriyle analiz edilebilsede OGM teknolojisi ile diğer teknolojilere nazaran FSHD tanı sürecine devrim niteliğinde bir katkı sağlar.

Klinik ve Tanısal Uygulamalar

Günümüzde birçok genetik tanı laboratuvarı, FSHD1 şüphesi olan bireylerde optik genom haritalama yöntemini tercih etmeye başlamıştır. Bunun başlıca nedenleri:

·         Doğrudan tekrar sayımı yapılabilmesi: Southern blot gibi eski yöntemlerde elde edilmesi zor olan tekrar sayısı, OGM ile tek testte hesaplanabilir.

·         Haplotip analizi: 4qA/B ayrımı yüksek doğrulukla yapılabilir.

·         Yapısal varyantların kapsamlı taranması: OGM, FSHD’ye fenotipik benzerlik gösteren diğer kas hastalıklarının ayırıcı tanısında da fayda sağlar.

·         Hızlı ve standardize edilebilir bir test protokolü sunması.

Sonuç

Fasyoskapulohumeral musküler distrofi, kompleks genetik yapısı nedeniyle tanısal açıdan zorluklar barındıran bir hastalıktır. Ancak son yıllarda geliştirilen optik genom haritalama teknolojisi, bu zorlukları aşmak adına güçlü bir çözüm sunmaktadır. D4Z4 tekrar bölgesinin doğrudan ve doğru şekilde analizi, FSHD1 tanısını daha güvenilir kılarken, yapısal varyantların geniş ölçekte taranabilmesi de daha bütüncül bir genetik değerlendirme sağlamaktadır. Klinik genetik uygulamalarına entegrasyonu hızla artan bu teknoloji, FSHD gibi nöromüsküler hastalıkların tanı ve genetik danışmanlık süreçlerinde yeni bir dönemin habercisidir.