Alzheimer
hastalığı, merkezi sinir sistemini etkileyen ilerleyici ve dejeneratif bir
beyin hastalığıdır. Demansın en yaygın nedeni olan bu hastalık, bireylerin
hafıza, düşünme ve günlük yaşam aktivitelerinde ciddi bozulmalara neden olur. Alzheimer hastalığı genellikle
yaşlı bireylerde görülse de, genetik kökenli formlarında hastalık genç yaşlarda
da başlayabilir.
Alzheimer Hastalığı Nedir?
Alzheimer
hastalığı, beynin bazı bölgelerinde sinir hücrelerinin zamanla işlevlerini
kaybederek ölmesi sonucu gelişen nörodejeneratif bir bozukluktur. İlk olarak
1906 yılında Alman nörolog Alois Alzheimer tarafından tanımlanmıştır.
Hastalığın karakteristik patolojik bulguları; β-amiloid plakları ve tau
proteinlerinin anormal birikimiyle ilişkilidir.
En Sık Görülen Alzheimer Belirtileri
Nelerdir?
Hastalığın
belirtileri genellikle sinsi başlangıçlı olup zamanla ilerleyici özellik
gösterir. En yaygın klinik semptomlar şunlardır:
Alzheimer Hastalığının Genetik
Nedenleri Var mıdır?
Evet.
Alzheimer hastalığının oluşumunda hem genetik hem de çevresel faktörlerin
etkili olduğu bilinmektedir. Hastalık, erken başlangıçlı ve geç
başlangıçlı olmak üzere iki ana formda incelenir:
1. Erken Başlangıçlı Ailesel Alzheimer (EOAD):
2. Geç Başlangıçlı Sporadik Alzheimer:
Alzheimer hastalığının tanısı, yalnızca klinik gözleme dayalı değil;
günümüzde gelişmiş nöropsikolojik testler, görüntüleme yöntemleri ve
biyobelirteç analizleri ile çok boyutlu olarak ele alınmaktadır. Tanı süreci
hem hastalığın varlığını saptamaya hem de ayırıcı tanıya yönelik bilgi
sağlamaya odaklanır. Aşağıda tanı için kullanılan başlıca yöntemler yer
almaktadır:
·
Detaylı hasta öyküsü (yakınlarının gözlemleri dahil)
·
Nörolojik muayene (bilişsel ve motor bulgular)
·
Standardize bilişsel
testler:
o
Mini-Mental Durum Testi (MMSE)
o
Montreal Bilişsel Değerlendirme (MoCA)
Bu testler, bellek, dikkat, yönelim, dil ve yürütücü işlevlerdeki
bozulmaları değerlendirmede yardımcıdır.
·
Manyetik Rezonans
Görüntüleme (MRI): Hipokampal atrofi, kortikal incelme ve
beyinde yapısal değişiklikler saptanabilir.
·
Pozitron Emisyon
Tomografisi (PET):
o
FDG-PET:
Glukoz metabolizmasındaki azalma ile nöronal disfonksiyonun gösterilmesi.
o
Amiloid-PET:
β-amiloid plaklarının varlığını görsel olarak ortaya koyar.
·
β-amiloid 42 (Aβ42):
Alzheimer hastalarında BOS düzeyi düşer.
·
Toplam tau ve
fosfo-tau: Sinir hücresi hasarı ve dejenerasyonun
göstergesidir; hastalık ilerledikçe düzeyleri artar.
Son yıllarda, Alzheimer biyobelirteçlerinin kanda da güvenilir şekilde
saptanabileceği kanıtlanmıştır. Kan testleri, özellikle tarama amacıyla daha az
invazif bir seçenek sunar:
·
Plazma fosfo-tau181 ve
tau217 düzeyleri
·
Plazma Aβ42/Aβ40 oranı
·
Nörofilament hafif
zincir proteini (NfL)
Bu testler, klinik bulgularla birlikte kullanıldığında tanı doğruluğunu
artırmakta ve erken evrelerde hastalığın belirlenmesine katkı sağlamaktadır.
Alzheimer Hastalığı Tedavi
Edilebilir mi?
Alzheimer
hastalığı henüz kesin olarak tedavi edilebilen bir hastalık değildir. Ancak,
semptomların ilerlemesini yavaşlatan bazı ilaçlar ve destekleyici tedaviler
mevcuttur.
İlaç Tedavileri:
Destekleyici Yaklaşımlar:
En Sık Sorulan Sorular
·
Alzheimer genetik mi?
Kısmen. Bazı
formları (özellikle erken başlangıçlı) genetik geçişlidir. APOE ε4 aleli
taşıyıcılarında risk artar.
·
Alzheimer önlenebilir mi?
Kesin olarak
önlenemez, ancak sağlıklı yaşam alışkanlıkları (egzersiz, dengeli beslenme,
sigarasız yaşam, zihinsel aktivite) riski azaltabilir.
·
Alzheimer kaç yaşında başlar?
Çoğu vakada
65 yaşından sonra görülür. Ancak ailesel formlar 30’lu–50’li yaşlarda bile
başlayabilir.
·
Alzheimer ölümcül müdür?
Evet.
Alzheimer ilerleyici bir hastalık olup zamanla yaşamı tehdit eder. En sık ölüm
nedeni enfeksiyonlar veya komplikasyonlardır.
·
Alzheimer ile demans aynı şey midir?
Hayır.
Demans bir genel bozukluk tablosudur, Alzheimer ise demansa yol açan
özel bir hastalıktır. Tüm Alzheimer hastalarında demans gelişir ancak her
demans Alzheimer değildir.
Sonuç ve Bilimsel Yorum